- 6 Eylül 2021
- Yayınlayan: Op. Dr. Necat Kaplan
- Kategoriler: Genel, Obezite

Obezite hastalığı günümüzde bir çok insanın yaşadığı sorunlar arasında yer almaktadır. Obezite, tedavi edilmediği sürece çeşitli hastalıklara neden olabilmekte. Obez bir insanın ileride farklı hastalıklarla karşılaşmaması için bir an önce tedavi yöntemine başvurması son derece önemlidir. Bu yazımızda obezite hastalarının en çok sorduğu sorulara değindik. Ayrıca obezite ameliyatı olmak isteyen hastalarımız için obezite ameliyatının süreci hakkında bilgiler verdik.
Obezite Nedir?
Obezite yiyeceklerle aldığımız enerjinin harcayarak verdiğimiz enerjiden daha fazla oldugunda ortaya çıkan aşırı yağlanma yani şişmanlamak demektir. Esasen vücut ağırlığının fazla olması değil vücutta olması gereken yağ oranının fazla olması demektir. Obezite hastaları son yıllarda tedavi yöntemi olarak cerrahi yöntemleri seçmektedir. Obezite ameliyatının süreci hastalarının en çok merak ettiği konuların başında gelmektedir. Yazımızın devamında obezite ameliyatı süreci ile ilgili tüm detayları bulabilirsiniz.
Obez Olduğumu Nasıl Anlarım ?
Vücudun yağ oranını en doğru şekilde hesaplamak için gelişmiş bir takım cihazlara ihtiyaç vardır. Bu cihazlara ulaşmak her zaman mümkün olmadığı için bir takım hesaplamalarda kullanılmaktadır. En çok kullanılan yöntemler Bel çevresi ölçümü(BÇ) ve vücut kitle indeksi(VKİ) dir.
santral obezite için belirlenmiş bel çevresi erkekler için ≥ 94 cm ve hamile olmayan kadınlar için ≥ 80 cm olarak kabul edilmektedir. Bel çevresi ölçümünden daha yaygın kullanılan yöntem vücut kitle ideksi dir. VKİ ile daha ayrıntılı bir değerlendirme yapılabilir ve VKİ= Ağırlık (kg)/Boy (m2)” formülü ile değerlendirilir.
VKİ ağırlığı | Sınıflandırma |
18.5 ve altı | Düşük Kilolu |
18.5 – 24.9 | Normal Kilolu |
25- 29.9 | Fazla Kilolu |
30- 35 | 1. Derece Obez |
35-40 | 2. Derece Obez |
40 ve Üstü | 3. Derece obez (Morbid Obez) |
Bu formüle göre hesaplandığında obezitenin tüm dünyada ve ülkemizde de bir salgın hastalık haline geldiği ve her gecen gün görülme sıklığının arttığı görülmektedir. Maalesef ülkemizde toplumun 1/3 nün fazla kilolu ve 1/3 nünde obez olduğunu yapılan araştırmalar göstermiştir. Yani toplumumuzun yüzde 60 anın fazla kiloları ile başı dertte. Yapılan araştırmalar 2030 yılında toplumun yarısının obez olacağını ön görmektedir.
Obezite Neden Önemlidir?
Şişman yani obez kişilerin bazıları mevcut durumlarından şikayetçi olmayabilirler ancak obezite diğer bir çok hastalıktan farklı olarak sadece tek bir sistemi etkileyen basit bir hastalık değil süreç içerisinde diğer bütün sistemleri etkileyen ve Kalp hastalıkları, tansiyon yüksekliği , diyabet , yüksek kolesterol, solunum hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık, iktidarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu, bazı kanser türleri gibi hastalıklara neden olarak hem yaşam süresini kısaltan ve aynı zamanda hayat kalitesini bozulmasına neden olan bir hastalıktır.
Obezite Nedeniyle Tedavi Olmalı Mıyım?
Obezite gibi kronik hastalıklar etkilerini her geçen gün yavaş yavaş gösterdiği için kişi bu duruma alışıyor ve bu duruma adapte olabiliyor. Bu durumda kişide sürekli tedaviyi öteleme ve geçiktirme ile sonuçlanıyor. Obez olmuş birimin tedavisinden bahsederken , obezitenin oluşmasını engellemeye yönelik alınması gereken tedbirleri de konuşmak gerekiyor. Ancak önleyici tedbirler bir birey olarak biz hekimlerin ve sağlık çalışanlarının üstesinden gelebileceği unsurlar değil. Obezitenin oluşmasının ve toplumda bu kadar yaygın görülmesini önlemeye yönelik yapılması gerekenler dünya sağlık örgütünün ve ülkelerin sağlık bakanlıklarının, eğitim sisteminin ve gıda ve tarım bakalıkları gibi konuyla ilgisi olan otoritelerin çalışma yapmaları ve tedbirler almaları gerekiyor.
Son yıllarda yapılan birçok çalışmada obez olan bir bireyin diyet egzersiz ve yaşam tarzı değişikliği gibi ameliyatsız yöntemlerle fazla kilolarını verme şanslarının neredeyse hiç olmadığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmaları genel olarak değerlendirdiğimizde obezitesi olan her 100 kişiden sadece 2 kişi fazla kilolarını verebiliyor ve fazla kilolarını vermiş bu kişilerin %98 de vermiş oldukları kiloluları en fazla 2 yıl koruyabiliyorlar. Dolayısıyla fazla kilolardan kurtulmanın kalıcı ve en etkin yolunun cerrahi tedavi olduğu kanıtlanmıştır.
Obezite Tedavisinde Hangi Yöntemler Kullanılır?
Obezite tedavisinde cerrahi tedavi dışında bir çok tedavi yöntemleri deneniyor. Bunlar diyet, egzersiz programları ilaç tedavileri ve psikolojik tedavilerdir. Ancak bu tedavilerin başarısı son derece kısıtlıdır. Son yıllarda gündeme gelen Mide balonu ve mide botoksu gibi ameliyat dışı yöntemlerde vardır. Mideye balon ve botoks uygulamaları vücut kitle endeksi 25- 30 arasında olan fazla kilolularda ve 1. Derece obezitesi olanlarda kullanılabilir. VKİ 35 ve üzerinde olan kişilere yapılması gereken tedavi cerrahi tedavidir. Obezite cerrahisinde kullanılan yöntemler
1-Tüp mide ameliyatı (Sleve Gastrektomi)
2-Gastrik by-pass ameliyatları.
3-SADİ-S ameliyatı
4-Transit Bipartisyon
5-Duodenal switch ameliyatı
Obezite Ameliyatına Kimler Olabilir?
Obezite cerrahisinde genel anestezi almasında herhangi bir engeli olmayan 18 – 65 yaş arasındaki hastalardan:
1-VKİ 40 ve üzerinde olan herkes
2- VKİ 35 -40 arasında olup hipertansiyon, tip2 diyabet,kan yağları yüksekliği, uyku apnesi gibi ek hastalığı olan kişiler ameliyat olabilirler.
Ancak bu kriterler olmaksa olmaz kriterler değildir. Bazı özel sosyal ve tıbbi durumlar nedeniyle bu sınırlar genişletilebilir. Mesela 16 yaşında olup morbid obezitesi olan ve tıbbi durumu kötüye giden hastanın aile onayı alınarak ameliyat edilebilir. benzer şeklide VKİ 30-35 arasında olup kontrol edilemeyen şeker hastalığı bulunan hastalarda Opere edilebilirler.
Benim için en önemli kriter kişinin elinden gelen herseyi yapmasına rağmen fazla kilolarını verememiş olmasıdır.
Operasyonu Düşünüyorum Süreç Nasıl İşliyor?
Obezite ameliyatının süreci hastaların sandığından daha kolay geçmektedir. Ameliyatı düşünen hastalarla ilk görüşme ile birlikte süreç başlar. Sosyal medya ve telefon ile klinik asistanlarımız işle yapılan görüşmelerde hastadan bir takım ön bilgiler alınır ve herkes için en uygun zamana randevu verilir. Ameliyat randevusunu aldıktan sonra randevu tarihine kadar geçen sürede yapılması gerekenler konusunda bilgilendirileceksiniz.
Obezite Ameliyatı Öncesi
- Yakın zamanda yapmış olduğunuz kan tetkikleri ve tıbbi durumunuzu gösteren raporlarınız istenecek
- ameliyat tarihinden 15 gün öncesinde kullanıyorsanız sigara ve alkolu kesmeniz gerekecek
- Ameliyat tarihinden 15 gün öncesinden karaciğerde küçülme sağlamak amacıyla karaciğer koruyucu diyet verilecek
- Kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız 1 hafta önceden kesilecek veya yerine başka kansulandırıcı verilecek
- Randevu tarihinizden 1 gün önce saat 24 den sonra yiyecek ve içecek alımı tamamen kesilecek.
Hastaneye geldiğinizde kayıt işlemleri yapıldıktan sonra yatışınız verilerek tek kişilik VIP odanıza alınacaksınız. Daha sonra dr necat kaplan ve ekibi ile tanışacaksınız. Mevcut durumunuz, tıbbi öz geçmişiniz, alışkanlıklarınız ve beklentileriniz üzerine geniş bir görüşme yapılarak size planlanan ameliyat hakkında detaylı bilgiledirileceksiniz.tüm süreç sözel olarak size anlatılacak ve kafanızdaki tüm sorulara cevap verilecek. Bu görüşmeden sonra operasyona engel bir durumunuz yoksa ameliyata hazırlık sürecine geçilecek. Bu süreçte:
- Tüm parametrelerin olduğu kan tetkikleriniz ve ultrasonlarınız çekilecek.
- Kalp ve damar sağlığınızın kontrolu için EKG,EKO ve kardiyoloji muayeneniz yapılacak
- Akciğer fonksiyonlarınızı değerlendirecek tetkikler yapılıp göğüs hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirileceksiniz
- Midenizin durumunu değerlendirmek ve ameliyata engel bir hastalığın olmadığını göstermek amacıyla Endoskopi yapılacak anestezi uzmanı tarafından muayene edilip bilgilendirileceksiniz.
- Tüm işlemler tamamlandıktan sonra Dr. Necat Kaplan ile tekrar görüşecek ve bilgilendirileceksiniz. Gerekli onamlarınız alındıktan sonra tedaviniz başlayacak ve ameliyathaneye alınacaksınız.
Obezite Ameliyatı Sonrası
- Ameliyat sonrası yoğun bakıma değil servisteki odanıza alınacaksınız ve Dr. Necat Kaplan tarafından ameliyat konusunda bilgilendirileceksiniz
- Ameliyattan 3 saat sonra anestezinin etkisini üzerinizden attıktan sonra hemşire gözleminde ve yardımıyla ayağa kaldırılacaksınız. Yürüyüş yapmanız istenecek.
- Solunum egzersizi için size verilen alet ile çalışmanız istenecek. Bunu her saat başı 5 dakika kadar tekrarlayacaksınız
- Ameliyattan 1 gün sonra su içmeye başlayabileceksiniz ve mavi renkte bir sıvı içirilerek kaçak testiniz yapılacak. Hemen sonrasında dreniniz çekilecek. Dren çekildikten sonra yara yerleriniz su geçirmez bantla kapatılacak ve duş alabileceksiniz.
- Ameliyattan 48 saat sonra taburcu edileceksiniz.
- Taburcu edildiğiniz gün diyetisyen tarafından diyetiniz uzun uzun anlatılacak. Kullanacagınız ilaçlar hakkında bilgilendirileceksiniz.
- Dr Necat Kaplan ın şahsi cep numarası verilecek ve 7/24 aklınıza takılan herhangi bir soruda veya yaşadığınız sorunlarda direk ulaşabileceksiniz.
Ameliyattan sonra dikkat etmem gerekenler ve diyet:
Ameliyattan sonraki ilk 1 ay için diyet öneriyoruz. ilk 1 aylık süreçteki önerdiğimiz bu diyetin 2 amacı var.birincisi yapılmış olan ameliyatta midenizi korumak ve yara yerine bir zarar gelmesini engellemek , ikinciside yeni midenize adaptasyon için zaman kazandırmaktır. Bu gerekçelerle ilk 15 gün sıvı dıdalarla beslenilmesini ve sonraki 15 günde de yumuşak ve püre tarzı gıdalar tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Bir aydan sonra ise klasik hale gelmiş ve liste haline getirilmiş can sıkıcı yiyecek listeleri vermiyoruz. Yani 1. Aydan sonra herhangi bir diyet önermiyoruz. Hastalarımızdan istediğimiz tek şey sağlıklı ggıdalarla beslenmek. Yüksek kalorili ve sağlıksız yiyecek ve içeçeklerden uzak durulmasını istiyoruz. Obezite ameliyatının süreci ile ilgili bilgileri verdikten sonra dilerseniz sizin için en uygun ameliyat hangisi olduğuna gözatalım:
Benim İçin En Uygun Ameliyat Hangisidir?
Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)
Obezite ameliyatının süreci aşamasında kişi için en uygun amelyat seçilir. Yaygın adıyla mide küçültme ameliyatı olarak bilinen tüp mide ameliyatı günümüzde obezitenin cerrahi tedavisinde en sık kullanılan yöntemdir. Obezite cerrahisinde kullanılan diğer yöntemlere göre bir çok üstün tarafının olması , dezavantaj ve eksikliklerinin çok düşük olması tüp mide ameliyatının popülaritesini her gecen gün arttırmaktadır.
Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Tüp mide ameliyatı genel anestezi altında yapılan bir ameliyattır. Laparoskopik yani kapalı yöntemle yapılır. Karın cildine yapılan 4 adet bir cm uzunluğunda kesi ile karın içerisine girilir ve karın boşluğu gaz ile şişirilerek karın içi organlar görünür hale getirilir. Midenin sol tarafı cevre yağ dokusundan ayrılır ve stepler denilen özel bir takım aletlerle midenin yaklaşık % 80 ni kesilip dışarı alınır. Geriye tüp veya muz şeklinde bir mide kalır. Geriye kalan midenin şekli bir boruya yani Tüp’e benzediği içinde ameliyatın adına tüp mide ameliyatı deniyor. Yanlış bilinenin aksine midenize kalıcı bir tüp yerleştirilmiyor. Buraya kadar olan işlemler yaklaşık 40 dk kadar sürüyor. Aslında ameliyat kesilen midenin dışarı alınmasıyla bitmiş oluyor. Ancak ben hastalarımda kesilip zımbalanmış olan stapler hattının üzerini bir kez daha dikiyorum. Bu ekstra dikme işlemide 15 dakika zaman alıyor. Toplamda ameliyat 55-60 dakika kadar sürede tamamlanmış oluyor.
Tüp Mide Ameliyatı Kilo Vermeme Nasıl Sebep Oluyor?
Kilo çok basit bir matematik üzerine kurulu bir denklemdir. Kilo = aldığımız enerji -harcadığımız enerji formulu üzerinde çalışır. Kilomuzda azalma olsun istiyorsak bu durumda aldığımız enerjiyi azaltmamız veya harcadığımız enerjiyi artırmamız gerekir. Günlük kalori alımı 2000-2500 kalori olan biri fiziksel aktivite ile 2500 kalori harcıyorsa kilosunda bi değişiklik olmaz. İhtiyacımız olan enerjiyi vücudumuza yiyeceklerle almaktayız. Ortalama kiloda olan bir insan da mide hacmi yaklaşık 1 litre civarındadır. Bu hacim obez insanlarda dahada fazladır ve dolayısıyla yedikleri miktarda her bir öğünde çok daha fazla olur. Bu durumda her defasında daha fazla kalori alımına ve şişmanlamaya neden olur. Ayrıca midemizin fundus denilen depo kısmında üretilen ve ghrelin adı verilen bir hormon salgılanır. Bu iştah hormonudur ve Bu hormon özellikle karbonhidratlara karşı olan isteğimizi ve iştahımızı artıran bir hormondur. Tüp mide ameliyatı ile midenin yaklaşık % 80 kısmı çıkarılır. Çıkarılan bu alan içine ghrelin hormonunun salındığı alan olan fundusu mutlaka almak gerekiyor. Böylece yemeklere karşı ilgimiz ve isteğimizde azalma olur. Bu durum daha az kalori almamıza ve kilo kaybına neden olur. Aynı zamanda mide hacmi küçüldüğü içinde yediklerinizde de bir azalma olacaktır. Özetle tüp mide ameliyatı sonrası hem canınız yemek yemek istemiyecek ve hemde istesenizde çok fazla yiyemiyeceksiniz.
Tüp mide ameliyatı nın diğer ameliyatlara üstünlüğü Var Mıdır?
Obezite cerrahisinin tarihçesine bakıldığında ilk ortaya çıkan prosedürlerin tamamen terk ediliğini görebiliriz. geçmişte kullanılan çok agresif ve sonrasında dönemde birçok sıkıntıya neden olabilen ameliyatlar popülerliğini ya tamamen yitirdi yada terk edildi. 2000 yılların başların da uygulanmaya başlayan sleve gastrektomi( Tüp mide) ameliyatı bunda çok etkili oldu. Tüp mide ameliyatının kolay uygulanabilir olması, komplikasyonlarının diğer yöntemlere göre çok düşük olması , çok fizyolojik bir ameliyat olması, devre dışı bırakılan bir barsak veya mide segmentinin olmaması, ömür boyu vitamin ve mineral desteğine ihtiyacı olmaması bu ameliyatı diğer prosedürlere üstün kılmış ve diğer prosedürlerin uygulama sıklığını azaltmıştır. En önemli avantajlarından biride diğer obezite cerrahisi yöntemleri kadar etkili bir cerrahi prosedürdür.
Tüp Mide Ameliyatının Gastrit By-pass Ameliyatından Farkı Nedir?
Günümüzde obezite cerrahisinde en çok kullanılan iki ameliyat sleve gastrektomi ve gastrit by-pass ameliyatlarıdır. Ülkemizde olduğu gibi amerika ve avrupada da en sık yapılan obezite ameliyatı tüp mide ameliyatıdır. Daha az sıklıkta yapılan ameliyat ise by pass ameliyatlarıdır. Bu iki ameliyat arasındaki farkları şöyle sıralayabiliriz.
1- tüp mide ameliyatı yaklaşık 40 dakika kadarsürerken by pas ta bu süre 2 saat kadardır.
2- tüp mide de midenin yaklaşık %80 ni çıkarılır. Çıkarılan mide karın içerisinde bırakılmaz ve dışarı alınır. By pas ameliyatında ise midenin %95 i gıda girişine kapatılır ve kapatılmış alan karın içerisinde bırakılır. Dışarı çıkartılmaz.
3- Tüp mide ameliyatında incebarsaklara dokunulmaz. Gastrik By-pass ameliyatında ise inbarsaklar ayrılarak mide ile yeni bir birleşme (anaztomoz) sağlanır. yani devre dışı bırakılan barsak segmentleri vardır.
4- Tüp mide ameliyatında emilim bozukluğu oluşmadığı için ömür boyu vitamin ve mineral kullanmak zorunluluğu oluşmaz. Ancak gastrik by-pass ta vitamin ve mineral kullanmak zorunludur.
5- kaçak ve diğer cerrahi komplikasyonlar by-pass ameliyatında tüp mideye göre daha fazladır.
6- her iki ameliyatında obezite, diyabet , uyku apnesi gibi yandaş hastalıkları düzeltici etkisi birbirine benzerdir.
Özetle birçok açıdan tüp mide ameliyatının gasrtik by-pass ameliyatına üstünlüğü vardır.
Tüp Mide Ameliyatının Riskleri Nelerdir?
Obezite ameliyatı süreci öncesi hastaların en çok soruduğu sorulardan biri de ameliyatın risklerinin neler olduğudur. Dilerseniz şimdi bu konuya değinelim:
Tüp mide ameliyatı da genel anestezi altında yapılan bir ameliyattır. Sindirim sisteminin diğer ameliyatlarından çok daha tehlikeli bir ameliyat olmamasına rağmen halk arasında çok tehlikeli ve ölüme sebep olabilecek ameliyatlar ardında olduğu zannediliyor. Mesela kalp damar cerrahisi ameliyatlarında erken dönem ölüm oranı yüzde 2 civarında iken tüp mide ameliyatında bu oran binde 1 in altındadır. Her ameliyatın kendine göre bir takım riskleri vardır. her hangi bir ameliyatta önemli olan nokta ameliyatın yapıldığı zaman alınacak riskler ile ameliyat olmadan var olan hastalığın yarattığı riskleri terazinin artı kefelerine koymak gerekiyor. İstisnasız tedavisi ameliyat olan tüm hastalıklarda ameliyatın oluşturduğu riskler hastalığın getirdiği risklerden çok daha düşüktür.
Tüp mide ameliyatında görülme ihtimali olabilecek komplikasyonları şöyle özetleyebiliriz:
1- Kaçak : hastaların ve ameliyatı yapan doktorların korkulu rüyası olan kaçak yani sızıntının görülme ihtimali literatürde %1 dir. Kacak, kesilen mide hattından meydana gelen açıklıktan mide içeriğinin mide dışına çıkması yani sızması durumudur. Cerrahın deneyimi, kullanılan malzemenin kalitesi, ameliyat öncesi ve ameliyat sonrasındaki kurullara uyulması kaçağın oluşup oluşmamasında çok etkilidir. Bu durum ameliyatı yapan cerrahın tecrübesi ile çok yakın ilişkidir. Ben kliniğimde stepler hattını manuel olarak 2.bir kat olarak tekrar dikmekteyim( Over Stitch Tekniği). Şu ana kadar yaptığım 2400 tüp mide ameliyatımda hiçbir kaçak vakasına rastlamadım.
2- Kanama: Ameliyat sonrasında beklenmedik kanamalar nadiren oluşmaktadır. Meydana gelen bu kanamaların büyük bir çoğunluğu yapılan medikal tedavi ile düzelir. Astanın genel durumunu bozan ve medikal tedaviye cevap vermeyen bazı durumlarda da tekrar ameliyat yapılarak kanama durdurulur.
3- Emboli: görülme sıklığı % 1 in altındadır. Ancak ciddi sonuçlar yaratacağından oluşmamasına yönelik tüm tedbirler alınmalıdır. Bunun için ameliyattan 10 gün öncesi sigara bırakılmalı, ameliyattan 12 saat önce ve ameliyat sonrasında kan sulandırıcı ilaçlara başlanır ve hasta ameliyattan 3 saat sonra ayağa kaldırılıp yürütülür.