Obezite ve Metabolik Cerrahi Farkı

Obezite Cerrahisi Nedir?

Obezite cerrahisi, bir diğer adıyla da bariatrik cerrahi kilolarından ameliyatsız yöntemlerle kurtulamayan hastalara uygulanan ve obeziteyi tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan yöntemler bütünüdür. Her insanın kilo alma sebepleri, kilo alış şekli ve metabolizması farklı çalışmaktadır. Doğal olarak, obeziteden kurtulmak amacıyla uygulanan cerrahi yöntemler de birden fazladır. Her insana özel bir yöntem geliştirilmese de, belirli hasta gruplarına yönelik geliştirilmiş cerrahi teknikler bulunmaktadır.

İnsanların sürekli olarak kilo almasının ve aldıkları kiloları verememesinin altında birkaç sebep yatar. Kişinin fazla besin tüketmesi, hareketsiz olması ve genetik bazı sebepler bunlara örnek olarak verilebilir. Günlük ihtiyaç duyulan kalori miktarından daha fazla kaloriyi trend olarak fazla tüketmenin sonucu olarak önce hafif kilo alma, sonra bölgesel yağlanmalar en sonda da obezite hastalığı ortaya çıkar. Obeziteye giden süreçte ameliyatsız yöntemler ile bu sorundan kurtulmak mümkündür ancak belirli bir çizgi aşıldıktan sonra ameliyatsız yöntemler kesinlikle işe yaramamaktadır. Fazla kilolar kişinin hayat konforunu ciddi derecede bozar ve hayatını tehdit eder hale geldiğinde ise mecburiyet olarak obezite cerrahisi uygulanır. Obezite cerrahisinin uygulanabilmesi için kişinin vücut kitle indeksinin otuz beş ve üzerinde olması beklenir. Otuz beş ile kırk arasında yer alan vücut kitle indeksinde ise eşlikçi bir hastalık aranır. Kişinin kırk beş ve üzerinde vücut kitle indeksine sahip olması durumunda ise hastayı zayıflatmaya yönelik cerrahi olmayan çeşitli teknikler uygulanır ve hasta operasyon için uygun kiloya düşürülür.

Obezite cerrahisinin altında sindirim sistemine müdahale edilmesi fikri yatmaktadır. Midenin hacminin küçültülmesi ve bağırsak yolunun kısaltılması sayesinde bu müdahale gerçekleşir. Öncelikle, fazla besin tüketilmesinin altında yatan temel sebep mide hacminin çok yüksek olmasıdır. Çok yüksek mide hacminden dolayı kişi doyduğunu hissetmemektedir. Bu sebepten ötürü midenin hacmi on ile yirmi kat arasında küçültülür. Mideden alınan alanın büyük bir bölümü açlık hormonu salgılamakla da görevlidir. Yani çift taraflı bir fayda sağlanır. İkincil olarak ise, alınan besinlerden kalorinin çekildiği alan olan ince bağırsaklara müdahale gerçekleştirilir. Kimi zaman bağırsakların uzun bir parçası tamamen çıkarılır, kimi zaman ise ikincil bir yol oluşturulur. Hangi yöntemin seçileceği tamamen hastanın özel durumu ile alakalıdır. Obezite cerrahisinde:

  • Mide kelepçesi,
  • Tüp mide ameliyatı,
  • Gastrik bypass ameliyatı uygulanabilir.

Bu ameliyatlara ek olarak hazırlık aşamasında hastanın kilo vermesini sağlamak amacıyla mide balonu uygulaması ile de karşılaşılabilir.

Metabolik Cerrahi Nedir?

İnsan metabolizması birçok farklı faktörün sürekli etkileşim halinde bulunduğu, tüm faktörlerin birbiri üzerinde etkili oldukça karmaşık bir sistemdir. Hem fiziksel hem de psikolojik etkileri olan metabolizma, binlerce faktöre bağlı olarak bozulabilir. Kolesterol, uyku bozuklukları, tansiyon dengesizliği, kolesterol, fazla kilolar ve diyabet başlıca metabolizma sorunlarıdır. Metabolizma üzerinde ortaya çıkan bu sorunlar bazen geçici iken bazen de kalıcıdır. Kalıcı olduğu durumlarda kontrol altında tutulmaları gerekmektedir. Metabolizma üzerinde ortaya çıkan bu sorunların kontrol altında tutulmasının yolu da diyetlerden, spor egzersizlerinden, stressiz bir yaşamdan ve ilaçlardan geçmektedir. Tüm bu yöntemlerle uzun süre kontrol altında tutulan metabolizma sorunlarından aşırı kilo ve diyabet bir noktadan sonra kontrol altında tutulamaz hale gelmektedir. Diyabetin ve diyabete bağlı diğer metabolizma sorunlarının tamamen ortadan kaldırılması amacıyla uygulanan cerrahi tekniklere metabolik cerrahi adı verilmektedir.

Metabolizma sorunlarının birlikte görüldüğü duruma metabolik sendrom adı verilmektedir. Metabolik sendrom oldukça tehlikelidir ve çoğu zaman sorunların lokomotifi konumunda diyabet bulunmaktadır. Başta doku hasarları, organ kayıpları olmak üzere kendini gösteren diyabet, müdahale edilmediği takdirde kişinin ölümüne dahi sebep olabilmektedir. Bu sebepten ötürü de kritik bir noktada, sistemin akışını değiştiren cerrahi müdahalenin yapılması mecburiyettir.

İnsülin üretme kapasitesi yüksek ancak bir şekilde üretemeyen ya da ürettiği insülini vücudunda kullanamayan; insülini kullanacak olan reseptörleri fonksiyonel olmayan hastalara cerrahi müdahale uygulanır. Bu cerrahi müdahale ileal interpozisyon ameliyatı veya transit bipartisyon ameliyatı şeklinde olabilir. Her iki tür ameliyatla birlikte sindirim sisteminin akış şeması ya da fonksiyonları değiştirilir. Bu değişim fiziksel etkiler doğurmaz. Cerrahi müdahalenin sonuçları metabolizma üzerinde görülür. Etki alanının metabolizma olmasından dolayı da ilgili cerrahi müdahalelere metabolik cerrahi adı verilmektedir.

Metabolik cerrahide tüketilecek besin miktarını azaltmak amacıyla midenin hacmine, açlık hissini geciktirmek için mide üzerinde açlık hormonu salgılayan hücrelere ve ince bağırsağın çalışma şekline müdahale edilir. İleal interpozisyon ameliyatlarında bağırsakların alt ve üst tarafları kendi aralarında yer değiştirirken, transit bipartisyon ameliyatında ikinci bir bağırsak yolu açılır. İki ameliyatın ortak etkisi ise insülin hormonu salınımının artması ve besin tüketiminin azalmasıdır. Ayrıca her iki operasyondan sonra da insülin reseptörleri daha efektif şekilde çalışmaktadır.

Sonuç olarak, metabolizma üzerinde meydana gelen kalıcı hasarları ortadan kaldırmak, kişinin hayatını daha konforlu hale getirerek uzatmak için metabolik cerrahi uygulanmaktadır. Henüz on beş – yirmi yıllık uygulamalar olsa da diyabete karşı yürütülen mücadelede oldukça etkin yöntemlerdir.

Obezite ve Metabolik Cerrahinin Farkları Nelerdir?

Obezite cerrahisi ile metabolik cerrahi birbirine çok yakın prosedürleri içeren ancak birbiri ile tamamen aynı olmayan iki farklı cerrahi türüdür. Metabolik cerrahinin çıkış noktası, obezite cerrahisinde sindirim sistemine dair yapılan tıbbi keşiflerdir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, obezite cerrahisini metabolik cerrahinin atası olarak kabul edebiliriz. Günümüzde ise eklenen yeni keşiflerle birlikte ikisi birbirinden tamamen ayrılmış durumdadır. Metabolik cerrahi ile obezite cerrahisi arasındaki farklar şunlardır:

  • Obezite cerrahisinde temel amaç aşırı kiloları ortadan kaldırmak, ikincil amaç ise diyabete ya da diğer metabolizma hastalıklarına çare olmaktır. Metabolik cerrahide ise ilk amaç metabolizma hastalıklarını ortadan kaldırmak, sonrasındaysa aşırı kiloları kontrol altına almaktır.
  • İki cerrahi türünün vücuda etki mekanizmaları oldukça farklıdır. Obezite cerrahisinde ince bağırsaklar ikinci plandadır. Amaç kısıtlayıcı müdahalelerde bulunmak ve emilimi bozmaktır. Metabolik cerrahide ise temel amaç hormon dengesini tekrar kurmaktır. Kısıtlayıcı uygulamalar ikinci hatta üçüncü planda iken emilime müdahale edilmemektedir.
  • İki cerrahi türünün uzun süreli sonuçları birbirinden oldukça farklıdır. Metabolik cerrahinin uygulanmasından bir yıl sonra hastanın takviyelere ihtiyacı kalmaz. Obezite cerrahisinde ise ömür boyu takviye kullanımı söz konusudur.

Genel olarak iki cerrahi türünün farklılıkları bunlardır. Hastaların seçilmesi noktasında da çeşitli farklılıklar bulunur. Metabolik cerrahinin uygulanabilmesi için hastaların vücut kitle indekslerinin otuz beş ve altında olması istenir. Obezite cerrahisinde ise otuz beş ve üzeri gereklidir. Yani, en temel noktada dahi iki farklı hasta grubunu kapsamaktadırlar.

Obezite ve Metabolik Cerrahide Uygulanan Prosedürler Nelerdir?

Obezite cerrahisi ve metabolik cerrahi birbiri ile karıştırılmaktadır. Prosedürler genel olarak benzer olsa da etki mekanizmaları açısından büyük değişiklikler söz konusudur. Aynı diyabetin aşırı kiloları; aşırı kiloların da diyabeti desteklemesi gibi bir süreç, metabolik cerrahi ile obezite cerrahisi arasında da mevcuttur. Diyabetin tamamen tedavi edilmesi amacıyla uygulanan metabolik cerrahi ameliyatlarından sonra eğer var ise hastanın fazla kiloları da ortadan kalkmaktadır. Aynı şekilde, aşırı kiloların ortadan kalkması amacıyla uygulanan obezite cerrahisinden sonra eğer varsa hastanın diyabeti de tamamen ortadan kalkmaktadır. Yani birbirini destekleyen ancak etki mekanizması açısından farklılıklar içeren iki farklı cerrahi türü bulunmaktadır. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise, metabolik cerrahinin nüveleri obezite cerrahisi içerisinde atılmıştır. Yani obezite cerrahisi çok daha eski bir cerrahi prosedürdür.

Hem metabolik cerrahi hem de obezite cerrahisi farklı yöntemlerle icra edilebilir. Seçilecek yöntemin prosedürü de kendisine göre değişmektedir. Hangi yöntemin seçileceği ise hastanın özel durumuna bağlıdır. Metabolik cerrahide:

    • İleal İnterpozisyon
    • Transit Bipartisyon

ameliyatları yapılmaktadır. Ayrıca varyasyon olarak ortaya çıkan farklı yöntemler de bulunmaktadır. Obezite cerrahisinde ise:

      • Tüp Mide Ameliyatı
      • Gastrik Bypass Ameliyatı

Yapılmaktadır. Yine burada da varyasyonlar bulunmaktadır.

İleal İnterpozisyon Ameliyatının Prosedürü

İleal interpozisyon ameliyatında temel amaç bağırsakların yapısına müdahale edilmesi ve hormon dengesinin değiştirilmesidir. Bu amaçla önce midenin açlık hormonu salgılayan büyük kısmı çıkarılır. Sonrasında ise ince bağırsakların alt tarafından ufak bir parça üste; üst bölgeden ufak bir parça da alta yerleştirilir. Böylece sindirilmemiş besinler önce bağırsakların alt bölümüne uğraşmış olur. Alt bölüm insülin hormonu salgısını artırdığından dolayı diyabet altı – on iki ay arasında kontrol altına alınır.

Transit Bipartisyon Ameliyatının Prosedürü

Transit bipartisyon ameliyatında da ileal interpozisyon ameliyatında olduğu gibi hormon dengesine müdahale edilmesi temel amaçtır. Bu amacı gerçekleştirmek için öncelikle midenin açlık hormonu salgılayan kısmı çıkarılır. Sonrasında ise ince bağırsaklar ortaya yakın bir kısımdan ikiye ayrılır. Altta kalan parçanın üst kısmı mideye ikinci bir yol olarak bağlanır. Doğal yolun boşta kalan alt ucu ise ince bağırsağın alt kısmına uygun bir notkadan eklemlenir. Böylece sindirimin süresi kısaltılır. Aynı zamanda yiyeceklerin büyük bir kısmının ilk olarak ince bağırsağın alt kısmına temas etmesi sağlanır.

Tüp Mide Ameliyatının Prosedürü

Tüp mide ameliyatlarında temel amaç tüketilebilecek besin miktarının sınırlandırılmasıdır. Diyabetin eşlik ettiği ya da etmediği durumlarda uygulanabilir. Genelde yeme bozukluğu olan hastalara uygulanmaktadır. Ameliyat dahilinde mide tüp haline getirilir. Açlık hormonu salgılayan büyük bir kısım mideden çıkarılır. Mide hacmi ortalama olarak on kat küçültülür. Kişi istese dahi besin tüketemez.

Gastrik Bypass Ameliyatının Prosedürü

Tüp mide ameliyatında olduğu gibi gastrik bypass ameliyatında da midenin açlık hormonu salgılayan bölgesine müdahale edilir. Ek olarak ise ince bağırsakların üst bölgesi işlevsiz hale getirilir. Bu sayede kana karışacak kalori miktarının iki taraftan kontrol altında tutulması sağlanır. Ortaya çıkardığı emilim sorunlarından, vitamin ve mineral eksikliklerinden dolayı günümüzde terk edilmeye başlanmış bir yöntemdir.